emre133 Normal Bükücü
Mesaj Sayısı : 57 Yaş : 28 Nerden : İstanbul Ulus : : Toprak Krallığı Element : : Toprak Rütbe : : Öğrenci Bükme Gücü : Kayıt tarihi : 22/06/10
| Konu: 51.bölge/1947 Roswell ufo olayı Salı Haz. 22, 2010 4:55 pm | |
| “ Etrafımızı kuşatan atmosferde esrarengiz objeler dolaşmaktadır. Bu objeler zekice yönlendirilmektedirler.” General L.M Cossin Genel Hava Savunma Koordinatörü Orta Avrupa , NATO 4 Temmuz 1947 gecesi, ABD’de küçük bir New Mexico kasabası olan Roswell yakınlarına bir uçan daire düştü. Uçan dairenin enkazı ve uzaylı mürettebatının bedenleri olayı haber alan Ordu tarafından hemen kaldırıldı. Kaza yeri karantinaya alındı, enkazın tüm parçaları toplandı ve uçakla ABD 8. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderilerek burada kamuoyundan saklandı. 20. yüzyılın en önemli ve yankı uyandıran UFO olayı olan Roswell olayının ve onu takip eden resmi örtbasın kronolojisi aşağıda sunulmaktadır: 2 Temmuz 1947, Çarşamba 9:50: New Mexico eyaletinin Roswell kasabasında yaşayan Dan Wilmot ve karısı, verandalarında oturuken gökyüzünde kuzeydoğuya doğru hızla uçmakta olan büyük, parlayan, oval biçimli bir cisim görürler. 4 Temmuz 1947, Cuma 11:15: Roswell’deki St. Mary Hastanesi’nde görev yapan Fransiskan rahibeleri “Roswell’in kuzeyinde kavis yaparak dönen parlak bir cisim” görürler. Cismi kasabanın güneyinde oturan William Woody ve babası da gözlemler. Bu sıralarda Roswell’in 120 km kuzeydoğusundaki Corona bölgesinde bir fırtına kopar. Foster çiftliğinin sahibi William “Mac” Brazel ve komşuları patlamaya benzer bir ses duyarlar. Çölde kamp yapan Jim Ragsdale ve kız arkadaşı parlak bir cismin düşerek yere çarptığını görürler. 5 Temmuz 1947, Cumartesi Sabah erken saatlerde, Mac Brazel ve komşularının 7 yaşındaki oğlu William “Dee” Practor fırtınanın çiftliğe zarar verip vermediğini kontrol ederlerken, yaklaşık 200 metre genişliğinde ve 1.2 km uzunluğunda bir alana yayılmış olan enkazı bulurlar: “Buruşturulup gevşetildiklerinde eski şekillerini alan” folyoya benzer metalik döküntüler, ne kesilebilen ne de yanan “üzerlerinde menekşe rengi hiyeroglife benzer yazılar bulunan” çubuklar gibi esrarengiz maddeler.Brazel, bulduğu maddelerin bir kısmını kamyonuna yükleyerek komşuları Floyd ve Loretta Proctor’a gider ve onlara bu tuhaf parçaları gösterir. Proctor’lar ona olayı yetkililere bildirmesini söylerler. Akşamüstü Brazel enkazdan bazı parçalar toplayarak kulübesine götürür; bunlardan biri 1.2 metre boyundadır. Akşam, Corona’ya alışveriş yapmaya giden Brazel, buradaki arkadaşlarına ve komşularına olaydan bahseder. Onlar da Brazel’a yetkililere başvurmasını söylerler. 6 Temmuz 1947, Pazar 7:30: Mac Brazel Şerif George A. Wilcox’ı görmek üzere Roswell kasabasına doğru yola çıkar ve saat 11.00 sularında kasabaya gelir. Yanında enkazdan bazı parçalar getirmiştir, bunları Şerif Wilcox’a, karısına ve kızına gösterir: hepsi de bu enkazın bir uçan daireye ait olduğunu düşünmektedirler. Wilcox yardımcılarını inceleme yapmak üzere çiftliğe gönderir. Şerif yardımcıları enkaz alanını bulamazlar fakat bölgede “büyük, yuvarlak ve siyah” bir iz keşfederler; izin bulunduğu alandaki toprak erimiş ve kararmıştır. Wilcox, Brazel’la konuşurken yerel radyo istasyonu KGFL’nin muhabiri Frank Joyce’dan bir telefon alır ve onu Brazel’la görüştürür. Joyce bu haberi duyuran ilk kişi olacaktır. Wilcox, Joyce’un önerisi üzerine Roswell Ordu Hava Kuvvetleri üssünü arar ve Hava İstihbarat görevlisi Binbaşı Jesse A. Marcel’la görüşür. Roswell Ordu Hava Üssü, o sırada dünyadaki tek atomik grup olan 509. Bomba Grubu’nun merkezidir. 13:00: Marcel Şerif’in ofisine gider, enkaz parçalarını görür ve bunları alarak üsse götürür. Roswell Hava Üssü’nden Albay Blanchard Marcel’a Karşı İstihbarat Ajanı Yüzbaşı Sheridan Cavitt’le birlikte Foster Çiftliği’ne giderek olayı araştırmalarını emreder. Blanchard daha sonra Forth Worth Hava Üssü’ndeki 8. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Tümgeneral Roger Ramey’i arar ve ona bulgulardan sözeder. Ramey olayı Pentagon’a haber verir.15:00: Forth Worth Üssü Kurmay Başkanı Albay Thomas J. DuBose, Pentagon Stratejik Hava Kuvvetleri Generali Clements McMullen’dan bir telefon alır. McMullen, DuBose’a bulunan maddeleri hemen Washington yakınlarındaki Andrews Hava Üssü’ne göndermesini söyler ve bunları bizzat inceleyeceğini bildirir. DuBose’a göre, McMullen bu enkaz parçalarını Ohio’daki Wright Üssü Hava Teknik İstihbarat Departmanı’ndan Tümgeneral Benjamin Chidlaw’a göndermiştir.Saat 16:00 sularında bir nakliye uçağı hazırlanır. Marcel ve Cavitt Brazel’la birlikte farklı araçlarla Foster çiftliğine giderler. Brazel görevlilere kulübesinde sakladığı enkaz parçalarını gösterir. Marcel bunlar üzerinde radyoaktivite ölçümleri yapar. Marcel ve Cavitt o geceyi çiftlikte geçirirler. 17:00: Pentagon’dan gelen emirler doğrultusunda, enkazın yerini tespit etmek için bölgeye uçaklar gönderilir. Havadan yapılan araştırma sonucunda Roswell’in 65 km kuzeydoğusunda bir uçan dairenin enkazı bulunur. Enkazı incelemek ve ertesi günkü enkaz kaldırma çalışmaları için hazırlık yapmak üzere bölgeye bir arama-kurtarma ekibi gönderilir. Ekip bölgede arkeolog W. Curry Holden liderliğinde bir grup siville karşılaşır. Enkaz alanına Colomb öncesi devre ait Kızılderili çömlekleri ararken gelmişlerdir. Bu sıralarda, Şerif Wilcox da önemli bir keşif yapar: yardımcıları tarafından tespit edilen yanık izinin yakınlarında araştırma yaparken bir enkaz ve dört uzaylı yaratık bulur. Uzaylılardan biri hala hayattadır. Wilcox’un karısı yıllar sonra torununa “yaratıkların büyük kafaları olduğunu ve gümüş rengi üniformalar giydiklerini” anlatacaktır. 7 Temmuz 1947, Pazartesi 07:00: Foster çiftliğindeki Hava Kuvvetleri görevlileri enkazla kaplı alana giderler ve enkaz parçalarını araçlarına yüklemeye başlarlar. Bu sıralarda, Albay Blanchard büyük bir faaliyet başlatır ve kasabaya giren tüm yollara barikatlar kurulmasını emreder. 13:30: Roswell Hava Üssü’ne morg hizmeti veren Ballard Cenazeevi’nde çalışan Glenn Dennis, Üs’ten bir telefon alır. Telefondaki görevli Dennis’e, dış faktörlere karşı korunmasız kalan cansız bedenlerin nasıl muhafaza edileceğini ve çocuk ölçülerinde havageçirmez tabutlarının olup olmadığını sormaktadır. 13:55: Ordu Hava Kuvvetleri Araştırma ve Geliştirme Departmanı’ndan General Curtis LeMay, Pentagon’da General Hoyt Vandenberg’le “uçan daireler” konulu bir toplantı yapar. Bu sırada, Hava Teknik İstihbarat Kuvvetleri Komutanı General Nathan F. Twining planlarını değiştirerek New Mexico’ya uçar.15:30: Glenn Dennis, yaralı bir askeri tedavi etmesi için üsse çağırılır. Dennis askere ilk yardım yapar ve onu üssün revirine götürür. Revire giderken kapısı açık bir ambulansın yanından geçen Dennis, ambulansın içinde çeşitli metal parçacıkları olduğunu görür. O akşam geç saatlerde Foster çiftliğindeki enkazın büyük bir kısmını araçlarına yükleyen Hava Kuvvetleri görevlileri üsse doğru yola çıkarlar. Binbaşı Marcel yolda evine uğrar ve karısı ile oğlu Jesse Marcel Jr.’a enkaz parçalarından bazılarını göstererek onlara bu parçaların bir uçan daire enkazından alındığını olduğunu söyler. 8 Temmuz 1947, Salı 06:00: Albay Blanchard ve Binbaşı Marcel gizli bir toplantı yaparlar; Marcel Albay’a enkaz parçalarını gösterir. 07:30: Albay Blanchard’ın ofisinde personel toplantısı yapılır. 09:00: Albay Blanchard, Brazel’ın bulduğu enkaz hakkındaki dedikoduları engellemek ve halkın ilgisini ölü uzaylılardan başka bir yöne çevirmek için bir basın açıklaması yapmaya karar verir ve basın görevlisi Teğmen Walter Hunt’a şu açıklamayı dikte ettirir: “Uçan dairelerle ilgili söylentiler dün gerçeğe dönüştü." Roswell Ordu Hava Üssü, 8. Hava Kuvvetleri’ne bağlı 509. Bomba Grubu İstihbarat Departmanı, yerel çiftçilerden birinin ve Chaves kasabası şerifinin işbirliğiyle bir disk ele geçirmiştir. Bu uçan cisim geçen hafta içinde Roswell yakınlarındaki bir çiftliğe inmiştir. Telefonu olmayan çiftçi, diski şerifle irtibat kurana kadar saklamıştır. Olayı öğrenen Şerif hemen 509. Bomba İstihbarat Departmanı’ndan Binbaşı Jesse Marcel’e ulaşmış; ordu hemen harekete geçmiş ve disk çiftçinin evinden alınmıştır. Disk, Roswell Hava Üssü’nde incelenmiş ve daha sonra Binbaşı Marcel tarafından Merkez Karargahına gönderilmiştir.” 11:00: Teğmen Hunt, yerel radyo istasyonlarına, Şerif’in ofisine ve yerel gazeteler Roswell Daily Record ve Morning Dispatch’e giderek açıklamayı teslim eder. Bir akşam gazetesi olan Roswell Daily Record olayı aynı gün ilk sayfadan, “Hava Kuvvetleri Roswell Bölgesi’ndeki Çiftlikte Uçan Daire Yakaladı” başlığıyla verir. Radyo istasyonları haberi Associated Press’e iletir; haber buradan tüm dünyaya yayılır. Bunu takip eden saatlerde, radyo istasyonları, Şerif’in ofisi ve Roswell Hava Üssü Londra’dan Tokyo’ya kadar tüm dünyadan telefon bombardımanına tutulur. Haberi teleksle United Press’e gönderen KGFL’den Frank Joyce bir süre sonra Washington’dan bir telefon alır. Telefondaki görevli Joyce’a olayı nereden haber aldığını sormaktadır; Joyce Teğmen Haut’un ismini verir. Kısa bir süre sonra yine resmi bir görevli Morning Dispatch’i arayarak Teğmen Haut’un açıklamasının yanlış olduğunu söyler. 11:00: Glenn Dennis hemşire arkadaşından bir telefon alır. Öğle yemeği için buluşmayı kararlaştırırlar. Burada arkadaşı Dennis’e önceki gün bir otopsiye yardım ettiğini anlatır. Washington’dan gelen iki doktor 3 küçük varlığa otopsi yapmışlardır. Hemşire, varlıkların çok büyük başları, çukur gözleri ve sadece dört parmakları olduğunu söyler ve bir peçeteye bunlardan birinin kabataslak bir resmini çizer. Dennis’e gördüğü varlıkların fiziksel özelliklerini detaylıca anlatan hemşire, bunların insan değil “yabancı bedenler” olduklarını tekrarlar. 12:00: Roswell Hava Üssü’ne Washington’dan gelen bir uçak iner; içinde özel bir uzman ve bir fotoğrafçı ekibi bulunmaktadır. UFO’nun enkazı Yüzbaşı Oliver Henderson’ın kullandığı bir uçağa yüklenerek Wright Üssü’ne gönderilir. Yükleme sırasında Henderson hala hangarda bulunan üç uzaylı bedeni görür; bedenler buzda saklanmaktadır. 15:00: General Clemence McMullen Forth Worth’ten General DuBose’u arar ve ondan 8. Hava Kuvvetleri Komutanı General Roger Ramey’yle temasa geçmesini ister. Ramey yeni bir hikaye uydurarak uçan daire hikayesini örtbas etmelidir. Bunun üzerine General Ramey Forth Worth Üssü’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Roswell yakınlarında düşen cismin bir uçan daire değil, meteoroloji balonu olduğunu söyler. Binbaşı Marcel’in bulduğu esrarengiz madde meteoroloji balonu parçalarıyla değiştirilir ve Marcel’e bunlarla birlikte basına poz vermesi emredilir.KGFL Radyo İstasyonu’nda Mac Brazel’le yapılacak bir röportaj, FFC ve New Mexico Kongresi emirleriyle iptal edilir. KGFL’ye bu olayı kapatmak için 24 saatleri olduğu, yoksa bir daha radyo işine giremeyecekleri söylenir. 9 Temmuz 1947, Çarşamba 8:00: Albay Blanchard kaza yerine giderek enkaz temizleme çalışmalarını denetler. 10.00: Washington’dan gelen bir başka uçak Roswell Üssü’ne iner; Başkan Harry Truman’nı temsil eden bir gizli hizmet görevlisini getirmiştir. 12:00: UFO mürettebatının bedenleri nakliyeye hazır hale getirilir. 15:00: Enkaz yüklü üç C-54 uçağı üsten ayrılarak General Twining’in bulunduğu Kirtland Hava Üssü’ne doğru yola çıkar. 16:00: Uzaylı cesetleri biri Washington’a diğeri Forth Worth’e giden iki ayrı uçakla nakliye edilir. 19.30: Associated Press dünya çapında bir duyuru yayımlayarak, uçan daire sanılan cismin aslında bir meteoroloji balonu olduğunu duyurur. TV kanalı ABC News de Roswell’deki enkazın bir meteoroloji balonuna ait olduğunu bildirir. 11 Temmuz 1947, CumaKurtarma operasyonlarında görev alan tüm askerlerin katıldığı bir brifing düzenlenir. Askerler küçük gruplar halinde görüşmeye alınırlar. Askerlere bu olayın ulusal güvenliği ilgilendiren bir konu olduğu ve çok gizli tutulması gerektiği söylenir ve kimseyle bu konu hakkında konuşmamaları emredilir. Ve resmi sessizlik başlar… 1978-1994 Nükleer fizikçi ve sonra da UFO araştırmacısı olan Stanton Friedman’ın Binbaşı Marcel’i bularak onunla Roswell olayı hakkında röportaj yapar. Uzun yıllar süren sessizlik bozulmuştur. Bunu takip eden 16 yıl içinde 300’ü aşkın tanığın ifadelerini temel alan 5 kitap yazılır. YENİ SORUŞTURMA 12 Ocak 1994’te, Albuquerque, New Mexico’dan Temsilciler Meclisi Üyesi Steven Schiff, seçmenlerinden gelen yoğun talep üzerine, Savunma Bakanlığı’yla temasa geçer ve onlardan 1947’de Roswell’de meydana gelen olay hakkında bilgi ister. Savunma Bakanlığı, Schiff’e bu konu hakkında ellerinde herhangi bir bilgi olmadığını bildirir ve Ulusal Arşivler’e başvurmasını söyler. Ulusal Arşivler’den de konuyla ilgili bir kayıtları bulunmadığı cevabını alan Schiff, Genel Muhasebe Ofisi (GAO) ile temas kurar ve 1947 olaylarıyla ilgili kayıtların denetlenmesini ister. GAO, 28 Temmuz 1995’te araştırmasını tamamlar ve konuyla ilgili bir rapor yayımlar. Raporda, o dönemde Roswell Ordu Hava Üssü’nden gönderilen tüm yazılı belgelerin gerekli izin alınmaksızın yok edildiği bildirilmektedir. Schiff bu belgelerin son derece önemli olduğunu söylemektedir. Çünkü bu belgeler, Roswell’deki askeri yetkililerin, 1947’de dünya üzerindeki tek nükleer vuruş kuvveti olan Roswell üssü görevlilerinin bir meteoroloji balonuyla başka bir dünyadan gelen yabancı materyaller arasındaki farkı anlamamalarını üstlerine nasıl açıkladığı göstermektedir. Hava Kuvvetleri’nin Cevabı Hava Kuvvetleri UFO’lar konusunda 25 yılı aşkın bir suskunluktan sonra ilk kez Eylül 1994’te, yani Schiff araştırmalarına başladıktan 8 ay sonra, kamuoyuna bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Hazırlanan raporda, Hava Kuvvetleri, 1947’deki meteoroloji balonu hikayesiyle Amerikan halkını ve dünyayı gerçekten de yanılttığını kabul etmekte ve fakat bu dfa da bir başka yalanla; 1947 yılında Roswell’in kuzeybatısında Mac Brazel tarafından bulunan enkazın aslında Mogul adlı çok gizli bir hükümet projesinde kullanılan bir balonun kalıntıları olduğunu söylemektedir. Peki ama daha önce halkı yanılttığını kabul eden Hava Kuvvetleri’nin bu açıklaması ne kadar inandırıcıydı? Gerçek, ancak araştırmaların derinleştirilmesiyle ve tanıkların konuşmaya başlamalarıyla ortaya çıkacaktı | SANTILLI OTOPSİ FİLMİ 1992 yılında, Elvis Presley’in bir filmini aramak üzere Ohio’nun Cleveland şehrine giden İngiliz video prodüksiyon şirketi Merlin Group’un başkanı Ray Santilli, burada elinde sözkonusu filmin bulunduğunu söyleyen kameraman Jack Barnett ile tanıştı. Elvis filmi üzerinde anlaştıktan sonra Barnett İngiliz prodüktöre elinde ilgisini çok çekecek başka bir film olduğunu söyledi ve Santilli’ye 16 mm’lik siyah-beyaz filmlerden oluşan 22 kutu gösterdi. Barnett’in söylediğine göre, bu filmler 1947 yılında Amerikan Ordusu’nda görev yaparken filme aldığı çok gizli bir olaydan kesitlerdi. Filmin konusu ise oldukça olağandışıydı: Bir uzay aracının ele geçirilişi ve ölü uzaylıların otopsileri! Barnett’in iddiaları Santilli’nin ilgisini çekmişti, fakat yaşlı adamın hikayesinin doğruluğuna ancak Barnett kendisine 1942-1952 yılları arasında gerçekten de ABD Ordusu için kameramanlık yaptığını kanıtlayan kağıtlar ve fotoğraflar gösterdikten sonra ikna oldu.Barnett’in geçmişi hakkında çok az şey bilinmektedir; Barnett, hükümet sırlarını açıkladığı için, olası bir kovuşturmayı engellemek amacıyla kişisel bilgilerinin gizli tutulmasını istemiştir. Barnett, Ordu’ya 1942 yılında katılmış ve savaş kameramanı olmuştur. 1944’te Hava Kuvvetleri Şef Yardımcısı’na bağlı İstihbarat Departmanı’na atanan Barnett, 1947 yılında New Mexico’daki White Sands Üssü’ne gönderilmiş, aynı yılın Haziran ayında ise Stratejik Hava Komutanlığı’ndan Tuğgeneral Clements McMullen’ın emri üzerine Washington D.C.’ye gitmiştir. Kısa bir süre sonra, Barnett ve çoğunlukla tıbbi personelden oluşan 16 kişilik bir ekip Washington’dan New Mexico’nun Socorro kasabasının güneybatısındaki bir kaza yerine gönderilmiştir. Roswell, Socorro’dan 163 mil uzaklıkta bulunmaktadır. Barnett’a kazanın Sovyet casus uçaklarından birinin düşmesi sonucu meydana geldiği söylenmiş ve kaza yerindeki enkazın kaldırılışını filme alması emredilmiştir. Barnett kaza yerine vardığında çöldeki enkazın bir Rus uçağına ait olmadığını, yerde tersyüz olmuş bir şekilde duran büyük bir uçan daireye ait olduğunu görmüştür. Enkazın kaldırılışını ve incelenmesini filme alan Barnett, daha sonra ölü uzaylılara yapılan otopsiyi görüntülemek üzere Teksas’taki Forth Worth Üssü’ne gönderilmiştir. Uzaylıların otopsileri Profesör Detlev Bronk, ve Barnett’ın isminin Dr. Willies ya da Williams olduğunu söylediği bir doktor tarafından yapılmıştır. Bu otopsilerin birinde bizzat Başkan Truman da bulunmuştur. Santilli, özellikle Başkan Harry Truman’ın bu otopsilerden birini izlerken çekilen sahneyi gördükten sonra, bu filmleri Barnett’ten satın almıştır. Aynı dönemde, Santilli İngiltere UFO Araştırma Derneği BUFORA’nın Araştırma Müdürü Philiph Mantel’la bir UFO belgeseli yapma konusunda görüşmüştür. Santilli ve Mantel, Londra’da bir basın toplantısında bir araya gelmişler, Santilli burada Mantle’a otopsi filminden bahsetmiş fakat onu Mantle’a göstermeye henüz hazır olmadığını söylemiştir. Otopsi filminin ortaya çıkmasını isteyen Philiph Mantle, basın temsilcisi Carl Nagaitis aracılığıyla İngiltere’de bir dedikodu yayarak gizlenen otopsi filminin aslında film yönetmeni Steven Spielberg tarafından yürütülmekte olan yeni ve büyük bütçeli bir projenin bir parçası olduğunu söylemiştir. Steven Spielberg’in prodüksiyon şirketi ise bu haberler üzerine hemen bir basın açıklaması yayınlayarak yönetmenin Roswell ile ilgili herhangi bir projesi olmadığını belirtmiştir. Bu gelişmeler üzerine Santilli, otopsi filmlerinden birini 28 Nisan 1995’te düzenlediği özel bir toplantıyla Reg Presley, ekin çemberleri araştırmacısı Colin Andrews, Roma’dan Maurizio Biata ve Philiph Mantle’a göstermiştir. Santilli’nin açıklamasına göre bu 9 dakikalık film, Temmuz 1947’de Dallas’taki Forth Worth Üssü’nde yapılan bir otopsiyi göstermekteydi. Filmin görüntü kalitesi çok bozuktu, fakat birtakım çarpıcı detaylar fark edilebiliyordu. Kamera sabitlenmiş gibiydi, bir odanın köşesine bakıyordu. Odadaki masanın üstünde insan olmadığı açıkça fark edilen cansız bir beden yatmaktaydı; üstü bir örtüyle örtülmüştü. Beyaz giysiler içindeki iki adam cesetten doku örnekleri aldılar, bu sırada siyah giysili üçüncü bir kişi ön planda sırtı kameraya dönük olarak durmaktaydı. Masada yatan varlık orta boyluydu. Ellerinde ve ayaklarında altı parmak vardı. Mantle’a göre en dikkat çekici özelliği büyük, koyu renk gözleriydi. Film bu varlığa yapılan otopsinin görüntülerini içeriyordu. Bir hafta sonra, 5 Mayıs 1995’te, Santilli 3 Temmuz 1947 tarihinde yapılan ikinci otopsiye ait daha uzun bir filmi, gazeteciler, bilimadamları ve UFO araştırmacılarından oluşan 90 kişilik bir seyirci kitlesine göstermiştir. Antropolojist ve Magazin 2000 dergisi editörü Michael Hesemann ekranda gördüklerini şöyle anlatmaktadır: “…Bir tür ameliyat masası üzerinde çıplak, insan olmayan bir yaratığın cesedi yatmakta. Yaratığın büyük saçsız bir kafası, büyük, koyu renk gözleri ve ağzı, küçük bir burnu ve kulakları var. Hemen hemen insan orantılarında bir vücudu olan yaklaşık 1.5 metre boyundaki yaratığın karın bölgesi oldukça şişkin (atmosferin etkilerinden meydana geldiği sanılmakta). Sağ ayağında derin yaralar var, kas lifleri görülebiliyor…Dış üreme organlarının yerinde vajinayı andıran bir çöküklük var…Yaratığın kafası incelenmek üzere kesilip ayrılıyor –kafatası zorlukla açılıyor ve daha şimdiden çürümüş beyin dışarı çıkarılıyor. Yaratığın cildi insan cildini andırıyor, iç organları da insan iç organlarından farklı. Uzaylı şaşırtıcı ölçüde insana benziyor. Hiçbir şekilde, uzun ve sıska kolları olduğu söylenen küçük gri yaratıklara benzemiyor; Buradaki, büyük bir kafatası, normal büyüklükte elleri ve ayakları olan kısa boylu bir varlık. Otopsi esnasında odada dört kişi bulunuyor; bunlardan biri bir kadına benziyor. Cesedin solunda üstünde ameliyat malzemeleri olan küçük bir masa duruyor…Duvardaki saat otopsinin başlangıcında 10:06’yı, bitişinde ise 11:45’i gösteriyor. Bu da otopsinin yaklaşık 2 saat sürdüğünü gösteriyor. Duvarda ayrıca spiral kordonlu siyah bir telefon ve üzerinde “Tehlike” yazılı bir levha asılı. Film her üç dakikada bir kararıyor ve sonra görüntü yeniden başlıyor.” Film üzerindeki tartışmalar, filmin 28 Ağustos 1995’te dünya genelindeki 28 TV istasyonunda yayınlanmasıyla birlikte doruğa ulaştı. Şüpheci kesim sürekli yeni detaylar bularak filmin sahte olduğunu ispatlamaya uğraşıyordu. Telefonun spiral kordonu, duvardaki saat, ameliyat malzemeleri, hatta doktorların koruyucu giysileri bile bir şeylerin yanlış ve alışılmadık olduğunun bir kanıtı olarak sunulmaya çalışılıyordu. İlk incelemeler olumluydu: duvar saati 1936 yılından beri satılmaktaydı; odada asılı mikrofon 1945’ten beri piyasadaydı. Filmde görülen ameliyat malzemelerinin, 1940’larda otopsilerde kullanılan standart aletler olduğu Amerikan Adli Bilimler Akademisi Başkan Yardımcısı Profesör Cyril Wecht tarafından doğrulandı. Peki ya filmdeki doktorlar? Özellikle Majestic-12 belgelerinin su yüzüne çıkmasından sonra UFO çevrelerinde sık sık ismi geçen, bio-fizikçi ve Hava Kuvvetleri Danışma Komitesi üyesi Dr. Detlev Bronk, hiç şüphesiz, bir uzaylının otopsisini yapma konusunda güvenilecek nadir insanlardan biriydi. Fakat Dr. Williams Roswell araştırmalarında daha önce hiç sözü edilmemiş yeni bir isimdi. Uzun bir araştırmadan sonra, gerçekten de Dr. Robert Parvin Williams isminde bir doktorun olduğu ve o dönemde Virginia’daki Forth Monroe Üssü’nde genel cerrah asistanı olarak görev yaptığı ortaya çıkmıştır. Yalnızca Dr. Williams’ın adını vermesi bile Barnett’in Ordu hakkında oldukça bilgi sahibi olduğunu göstermektedir.Otopsi filmini inceleyen Sheffield Üniversitesi Adli Patoloji Bölümü’nden Prof. Christopher Milroy, filmdeki görüntülerin insanımsı bir vücuda sahip genç bir kadına ait olduğu sonucuna varmıştır. Milroy, bu kadının beyin yapısının insanınkine benzemediğini belirtmiş ve operasyonun bir cerrah tarafından değil deneyimli bir patalog tarafından yapılmış olduğunu da sözlerine eklemiştir: Tıpkı fizyolog ve bio-fizikçi Detlev Bronk gibi! Daha sonra araştırmacı George Wingfield’la da görüşen Milroy, otopsiye konu olan bedenin “zekice yapılmış bir model bebek değil, bir ceset” olduğunu bildirmiştir. Tüm bunlara rağmen, şüpheci kesim film hakkındaki tartışmalarına devam etmiştir. Böyle şaşırtıcı ve radikal bir belgenin gerçeklere dayandığının kanıtlanması için belirli kriterlere uyması gerektiğini belirten şüpheciler, belgenin kaynağının bilinmesi ve tanımlanması gerektiğini söylemişlerdir. Fakat Santilli, ABD Hükümeti’nin Ordu sırlarını açıkladığı için ona karşı misilleme yapabileceğini söyleyerek Jack Barnett hakkında daha fazla bilgi vermeyi reddetmiştir. Şüpheciler ayrıca, belgenin doğruluğunun kanıtlanması için yaşının ve fiziki özelliklerinin de tespit edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Santilli’nin filmin yaşı konusundaki tek kanıtı Kodak’ın film kutuları üzerine işlediği, her yıl değiştirilen ürün kodlarıydı. Araştırmalar sonucunda otopsi filminin üzerinde bulunan, bir kare ve bir üçgenden oluşan kodun Kodak tarafından 1927’de, 1947’de ve 1967’de üretilen tüm filmler üzerinde bulunduğu ortaya çıkmıştır. İşte tam bu sırada elde edilen çok güçlü bir kanıt, otopsi filminin gerçekliği hakkındaki tartışmalara son noktayı koymuştur. Filmin yaşı hakkındaki tartışmaları takip eden fotoğraf uzmanı Bob Shell, problemi kesin olarak çözebileceğini söylemiş ve Santilli tarafından kendisine gönderilen film parçaları üzerindeki incelemelerine başlamıştır. Shell’in araştırmasının ilk sonuçları 19 Ağustos 1995’te açıklanmıştır: “Kullanılan film, 1940’ların başlarında üretilmeye başlanan ve 1956-57 yıllarında üretimi durdurulan Cine Kodak Super XX marka bir filmdir. Filmin üzerindeki kodlar 1927, 1947 ya da 1967 yıllarına ait olabileceğinden ve bu film 1927 ya da 1967 yıllarında üretilmemekte olduğundan, geriye tek olasılık olarak 1947 yılı kalmaktadır. Resimlerin kalitesi ve filmin bulanıklığı, görüntülerin film çok tazeyken, yani üretiminden sonraki ilk 3-4 yıl içinde, çekildiğini göstermektedir. Bu bakımdan, filmi 1947’nin Haziran ve Temmuz aylarında çektiğini ve birkaç gün sonra da hazır hale getirdiğini söyleyen kameramanın bu açıklamasından şüphe etmek için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Filmin fiziksel özellikleri konusunda yaptığım testlere dayanarak, bu filmin kameramanın söylediği zaman ve söylediği şekilde çekilmiş olduğunu doğrulamaya hazırım.” Shell film üzerindeki araştırmasını 6 Eylül 1995’te tamamlayarak tartışmalara son noktayı koymuştur: “Roswell filminin ve filmdeki görüntülerin fiziksel özellikleri 1947 yılında üretilen, çekilen ve işlenen bir film olduğunu göstermektedir.” OTOPSİ – GİZLİ BELGELER Roswell enkazında ele geçirilen ölü uzaylılar üzerinde gerçekten de otopsi yapıldığını kanıtlayan, Santilli filmi dışında başka belgeler de bulunmaktadır. Amerikan Hükümeti’nin Gezegenlerarası Olaylar Birimi IPU ve MJ-12 gibi diğer birtakım gizli operasyon grupları tarafından Roswell kazası hakkında hazırlanan raporlar, olay hakkında bilinmeyen pek çok gerçeği gözler önüne sermektedir. Roswell soruşturmasının en rahatsız edici noktası, kaza yeri yakınlarında bulunan uzaylı bedenlerinin incelenmek üzere kesildiğine ve otopsilerinin yapıldığına dair kayıtlardı. Örneğin bu soruşturmayla ilgili belgelerin birinde, uzay aracının içinde ölü hayvanlara ait parçalar bulunduğu belirtilmekteydi. Kaza yerinin temizlenmesi sırasında uzaylı bedenlerinden birini ortadan kaldırmaya çalışan bir teknisyen son anda engelenmişti. Bir başka teknisyen, o dönemde “Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar” adı verilen uzaylılardan birini ceset torbasına yerleştirdikten sonra dört saat boyunca komada kalmıştı. Yine bu operasyon esnasında, üç personel hastalık belirtileri göstermiş ve incelenmek üzere hemen Los Alamos Laboratuarına götürülmüştü. Bu üç asker, daha sonra ani hastalık nöbetleri ve durdurulamayan kanamalar nedeniyle can verdi. Bu askerlerin üçü de koruyucu elbiseler giyiyorladı. Bunlardan ikisi uzaylıların vücudundan çıkan sıvıya temas etmiş; diğeri ise itici güç reaktörünün yakınlarındaki bir enkaza girmişti. Ölen varlıkların otopsileri de net bir sonuca varılmasını sağlayamamıştı. Uzaylıların bir tür toksin zehirlenmesi ya da bulaşıcı bir hastalık dolayısıyla öldükleri düşünülüyordu. Uzaylılardan alınan kan örnekleri Maryland’deki Fort Detrick üssünde saklanmaktaydı. Bunun iki temel nedeni vardı. Birincisi uzaylıların taşıdığı olası bir virüse karşı önlem almaktı, çünkü böyle bir durum karşısında yapılabilecek hiçbir şey bulunmamaktaydı. İkincisi de havadaki radyasyonun New Mexico’ya yayılması tehlikesiydi ki, ordu bu konuda kaygılanmakta haklıydı. Kaza alanının üzerinde yapılan denetleme uçuşları, kaza bölgesinde ve çevresinde yüksek oranda radyasyon bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Ölü uzaylıların bedenlerinin, Ohio’daki Wright Peterson Hava Üssü’ne ve New Mexico’daki AKC laboratuarlarına gönderildiği söylenmekteydi. Enkazın teknik değerlendirme sonuçlarına göre: Uzay aracının gövdesi çok dayanıklıydı, Aracın yapıldığı metal çok yüksek sıcaklıklara dayanabiliyordu, Aracın gövdesini bir arada tutacak herhangi bir bağlantı, kaynak ya da dolgu izine rastlanmamıştı, Aracın kanat benzeri herhangi bir parçası bulunmamaktaydı, Araçta herhangi bir hava girişi ya da egzos çıkışı bulunmamaktaydı, Kontrol panelinde herhangi bir düğme, anahtar, elektrik devresi ya da pedal bulunmamaktaydı. Kaza yerinde bulunan araç ileri bir mühendislik örneğiydi ve dünyada bir benzerine daha rastlanmamaktaydı. Tüm kanıtlar, bu aracın başka bir gezegenden gelme ileri bir kültürün ürünü olduğuna işaret etmekteydi. Bu kültür, sahip olduğu ileri bilim ve teknolojiyi kullanarak gezegenlerarası yolculuk yapmaya imkan sağlamıştı. Araç, birbirine bağlı bir dizi bobin ve mıknatıstan oluşma nötronik bir motora sahipti. Aracın güç sağlayıcısının içinde, hidrojen-florit gazı, su, uranyum tetraflorit, magnezyum, potasyum, alüminyum, plütonyum, gümüş, berilyum gibi elementler ile kurşun benzeri bir bileşim ve plastik benzeri bir madde bulunmaktaydı. Aracın nasıl çalıştığı bilinmemekteydi, fakat içinde bulunan düz metalik panel sayesinde harekete geçtiği ve hareketlerinin TV benzeri bir monitörden izlendiği düşünülmekteydi. Araçta herhangi bir erzak ya da depo ünitesinin bulunmaması, aracın kısa mesafeli keşif uçuşları için dizayn edildiğini düşündürüyordu. Kaza hakkındaki raporlardan birinde, MIT’in enkazda bulunan mikroelektronik devreler üzerinde yürüttüğü bir çalışmadan bahsedilmiş ve elde edilen bulguların kendilerine stratejik avantaj sağlayabileceği belirtilmiştir. “ UFO’lar daha sistematik ve samimi bir şekilde etüt edilmeli . Şüphesiz Uzaydan dünyamıza ziyaretçiler gelmektedir. Yapılan gözlemler ve çekilen fotoğraflar onların bizden daha ileri olduğunu açıkça gösteriyor." General Kanshi İshikawa Japon Hava K.K TANIM 51.Bölge'nin Rus Uydu'sundan çekilen fotoğrafı51. Bölge, Las Vegas’ın 153 km. kuzeyinde, Groom Dry Lake yakınında olup Nevada Test Sahası ve Nellis Hava Kuvvetleri Sahası ile çevrelenmiştir. En yakın yerleşim birimi, hemen kuzey sınırında bulunan Rachel kasabasıdır. 51. Bölgenin içinde bulunduğu arazi 76 km. karedir ve bu ebat Connecticut Eyaletinden biraz küçük olup, Lübnan’dan ise biraz daha büyüktür. 51.Bölge'nin 25 mil mesafeden görünüşüBu bölgede çekilen fotoğraflar 51. Bölgenin yalnızca birkaç hangar ve çeşitli küçük yapılardan oluştuğunu gösterse de, bir çok insan, orada, yerin altında çok önemli ve geniş bir kompleksin bulunduğunu bilmektedir. 51. Bölge yıllarca ordunun U-2, SR-71 ve F117A Hayalet Uçak gibi çok gizli hava araçlarının test sahası olarak kullanılmıştır. Son yıllarda, 51. Bölge’nin hemen güneyinde, Papoose Dry Lake yakınında yer alan ve S4 Bölgesi olarak bilinen yerde, ele geçirilen uzaylı araçlarının tekrar işlemden geçirilerek test uçuşlarına çıkarıldıklarına dair çok ciddi kanıtlar vardır. GROOM LAKE BASE’İN FONKSİYONU NEDİR? Groom Lake’deki üs , gizli helikopterlerin en son jenerasyonu için Amerikanın geleneksel test alanı olmuştur. U-2 , YF-12A , F-117A topluma açıklanmadan çok önce burada test edilen uçuşlardır. Amerikan Hükümeti önceleri bu üssün varlığını kesinlikle kabul etmemekteydi, fakat daha sonra Sovyet uydusu tarafından çekilen üssün fotografları basına sızdırılınca Amerikan Hükümeti üssün varlığını kabul etmek zorunda kaldı fakat bu üste yapılan çalışmaları ve projeleri Ulusal Güvenliği ilgilendirdiği için açıklamayacağını bildirdi.. Genel söylentiler ve üste çalışmış üstdüzey askeri ve sivil yekililer ve de en önemlisi üs içinde gizli projelerde çalışmış bilimadamlarının itirafları, üste , havacılık izlemeleriyle “Aurora” denilen ultra-yüksek hızlı casus uçak , bir çok çeşit , insan bulunmayan havasal keşif araçları , gizli helikopterler ve F-117A için bir yer değiştirme gibi bir çok olası yeni çok gizli uzay araçlarından ve dünyadışı kaynaklı projelerin üretildiğine dair bilgilerini doğrulamaktadır.. Fakat Groom’daki çoğu aktivite , sadece askeri esas kadrodaki kimseler yararına dünyasal silahları ve sistemleri test etmektedir. 51. BÖLGE ve UFO’LARLA İLGİSİ Bu bölge , test uçuşlarının yapıldığı UFO gözlemleriyle doludur. Evet 51. Bölge'de, başta 1947 Roswell'de düşen UFO enkazı olmak üzere, birçok olayda ele geçen UFO enkazları ki bunların enaz 9 tane olduğu söylenmekte, bölgedeki yeraltı hangarlarında tutulmakta ve bunlar üzerinde bilimsel ve teknolojik amaçlı araştırmalar yapılmaktadır. Bob Lazar askeri yetkililer tarafından Los Alamos'tan 51. Bölge'deki “ S-4 “ denilen bir alanda , Groom Lake’in güneyindeki Papoose Lake’de bir askeri üste dünya dışı kaynaklı uçan cisimlerin teknolojisi ve propulsion sistemlerini çözmesi için getirilen bilimadamlarından biridir. Lazar dediğine göre, kendisi ele geçmiş olan bir UFO'nun “ reverse engineer “ tersine mühendislik" ile ilgili kısmında çalışmış, fakat orada bulunduğu süre içinde hiç dünyadışı varlıkla karşılaşmamıştır. Lazar’ın iddia ettiği eğitimsel belgeler kesinlikle doğrulanmış ve üste çalıştığı , vergi ve maaş bildirisinden de doğrulanmıştır. Lazar'ın bu konuda 1989 yılında kendini basın ve televizyonlar aracılığıyla deşifre etmesinin nedeni öldürülme korkusundandır. Çünkü kendisi, en yakın arkadaşına çalıştığı gizli projeleri anlatmış ve bir gece arkadaşıyla birlikte 51.Bölge'nin etrafında gizlenerek arkadaşına gece 03'ten sonra talim yapan UFO'ları izlerken , güvenlik timlerine yakalanmışlar ve 3 gün ve gece boyunca sorguya çekilmişlerdir. Öldürülme korkusuna kapılan Lazar çareyi kendini deşifre etmekte bulmuş ve ilk önce Las Vegas Tv 'den ünlü programcı George Knapp olmak üzere, CNN Larry King'te dahil birçok Kanala çıkmıştır. Lazar'ın bu akıllı davranışı hem hayatının kurtulmasına hem de Amerka'nın yıllardır tüm Dünyadan gizlediği 51. Bölge'nin deşifre olmasını sağlamıştır. Lazar , iddialarını ilk olarak televizyon röportajlarında yaptığı için , bir çok meraklı kişi , uçan uzay araçlarının, UFO 'ların parıltısını yakalamak için üsse en yakın kamu alanlarına gelmeye başlamışlar. Bir çok insan burada UFO gözlemlemiş ve hatta bazıları manevralar yapan bu ışıklı cisimleri filme almayı başarmıştır..Bu görüntüler dünya televizyonlarında birçok belgeselde gösterilmiştir..( Türkiye'de de UFO Gerçeği programlarında da bu görüntülere yer verilmiştir.) ZİYARETÇİLER NEREYE GİDİYOR? Las Vegas’dan 130 mil kadar uzaklıkta , ıssız Nevada Otoyolu 375’de Mile Marker LN 29.5’de , yöreden bir çiftçi tarafından kullanılan tek bir posta kutusu vardır. “ Black Mail Box ( siyah posta kutusu [ şimdilerde beyaz] ) , bu geniş otobandaki tek sınır noktası olduğu için burası , inançlı insanların geldiği yerdir. Bu sınırın öte tarafı olan 51. Bölge topraklarına giriş kesinlikle yasaktır. Etrafa girilmez ve güvenlik güçleri girenleri öldürme yetkisine sahiptir yazılı büyük levhalar vardır ve hertaraf güvenlik kameralarıyla çevrilmiştir. Ne karadan ne de havadan bu çok gizli üssün 30 mil etrafına hiçkimse yaklaştırılmamaktadır. Sınıra yakın olan kamu alanında 51. Bölgeyi uzaktan görebilen iki görüş noktası bulunmaktadır: Bunlar , White Sides ve bir ziyaretçinin yasal olarak görebildiği bir hava kuvvetleri üssü bulunan Freedom Ridge’dir. Belli bir uzaklıktan Tibakoo Peak Dağından , hala üssü görebilirsiniz. Fakat ıssız , çamurlu bir yolda bir-bir buçuk saatlik yorucu bir yolculuğu göze almalısınız. “CAMMO DUDES” NEDİR?Bu , çok gizli askeri sınırı devriye gezen , adı bilinmeyen özel güvenlik gücü için bulunmuş bir takma isimdir. Onlar rozetsiz ve tedbil-i kıyafet gezerler , beyaz veya siyah Cherokee jeep’ler kullanırlar. Sınıra birkaç mil yaklaşan her ziyaretçiyi izlerler. Fakat bağlantıyı engellemek için daima kontrol altındadırlar. BU ALANI ZİYARET ETMEDEKİ TEHLİKELER NELERDİR? En büyük tehlike , tellerle çevrilmemiş askeri alandan dikkatsizce geçmektir. Eğer geçerseniz , hemen yakalanır ve binlerce dolar para cezası ödersiniz. Yolun sınıra yaklaştığı her nokta “ GEÇİLMEZ ! ASKERİ BÖLGEDİR ! YASAK ALAN ! “ levhalarıyla açıkça belirtilmiştir. Sınırın yönünden emin olmadan dikkatsizce yürümek yanlıştır. Levhalar görülemediği için gece yürüyüş yapmak tehlikelidir. Başka bir tehlikede , araba kullanırken , aracınızın ıssız çamurlu yola saplanıp kalmasıdır. Kuma saplanıp suyunuzun bitmesi , öldürücü olabilir. | BOB LAZAR 1989 yılında Bob Lazar adında bir fizik mühendisi, Las Vegas televizyon istasyonlarından biri olan KLAS’da bir basın açıklaması yapmış ve S4 Bölgesi’nde UFO’ları yeniden oluşturmayla ilgili mühendislik projesinde görev almış olduğunu iddia etmişti. UFOların yerçekimini itici güç sistemine dayalı motorları üzerinde çalışmalar yaptığını söyledi. Bunların güç kaynakları bir anti-madde reaktörüydü. Lazar orada kendisine gösterilen uzay aracın bizim medeniyetimizden binlerce yıl daha gelişmiş seviyede bir teknolojiye sahip olduğunu ancak görünüşe göre bizlerden daha kısa varlıklar için yapıldığını vurgulamıştır. Lazar açıklamalarına ayrıca adı geçen bölgede dünya dışı varlıklara ait 9 adet disk şeklinde uzay aracı olduğunu da eklemişti: “Bu disklerden bir tanesi İsviçreli Eduard Billy Maier adındaki temasçının 1970 yılı ortalarında fotoğraflarını çekmiş olduğu ve Pleiades takım yıldızından geldiği iddia edilen araca benziyordu.” Lazar, takip eden aylarda kendisiyle yapılan röportajlarda, hikayesini daha ayrıntılı bir şekilde anlatmış, 51. bölgede bulunan birbirlerinden tamamen farklı disk şeklindeki 9 araç için yakıt olarak 223 gramlık –o zamanlarda henüz keşfedilmemiş bir element olan– element 155’in kullanıldığını açıklamıştı: “Bu element daha çok yanık turuncu renginde olup çok yumuşaktır. Öyle ki tırnağınızla üstüne çentik bile atabilirsiniz. Ancak çok ağırdır. Elementin bir parçasını kaldırdığınızda onun kurşun olmadığını hemen söyleyebilirsiniz. Şaşırtıcı derecede ağırdır.” Las Vegaslı bir araştırmacı-gazeteci olan George Knapp Lazar’ın geçmiş iş yaşamı araştırmış ve önceden gerçekten de Los Alamos’ta yaşadığını ve oradaki Las Alamos Ulusal Laboratuarı’nda fizikçi olarak çalıştığını doğrulamıştır. Ayrıca Lazar’ın iddia ettiği dönemlerde 51. Bölge/S4’de çalıştığını yasal olarak da onaylanan çalışma kayıtları, Donanma İstihbarat Departmanı’ndan sağlanmıştır. Lazar’ın fizik, elektrik mühendisliği ve itici güç sistemleri alanlarındaki sağlam ve güvenilir geçmişi nedeniyle kendisiyle pek çok görüşmede bulunulmuştur. Bugüne kadar işi, üssü, çalışma arkadaşları ve yapımı oldukça zor olan uzaylı araçları hakkında çok detaylı tarifler ve bilimsel bilgiler sunmuştur. HAVA İSTİHBARAT MERKEZİ ÜYESİ ANLATIYOR: 51. Bölgede görülen disk şekilli cisimlerle ilgili diğer bir olay, bir Hava Kuvvetleri emeklisi olan gazeteci Robert Dorr tarafından bildirilmiştir. Dorr, 1953 yılı Nisan ayında Nellis test üssünde görev yapan Hava Teknik İstihbarat Merkezi takımının bir üyesinin, kendisine, yeniden düzenlemesi yapılmış bir uçan dairenin görgü şahidi olduğunu ihbar ettiğini belirtmişti. Cismin tanzimi, söylendiğine göre, Doğu Kıyısında gerçekleştirilmişti. “O, 8,5 m. çapında kusursuz bir diskti. Kalınlığı çemberin çevresinde 30 cm.den başlarken ortaya doğru 3,5 metreye ulaşıyordu. Savaş uçaklarınkine benzer yükseltilmiş bir kokpiti, hemen altında da onu çevreleyen 150’ye 150 cm. uzunluğunda ve 2 metre yüksekliğinde bir alan vardı. İtici güç sistemi tamamen mahvolmuştu, aygıtlar ve elektrik tertibatı tanıdık materyalleri içermesine rağmen neredeyse anlaşılmaz görünüyordu. Cisim, dünyanın yörüngesindeki bir ana gemi tarafından yönetilmek üzere dizayn edilmiş küçük bir araç olduğu kanısını uyandırıyordu. Boyutlarından ve hasar görmüş oturma yerlerinden anlaşılabileceği üzere, içinde görünüşe göre insan benzeri uzuvlara sahip 2 mürettebatı taşıyabilecek şekilde tasarlanmıştı, ancak bunlar çok daha kısa boylu varlıklar olmalıydı. Bu aracı bir insan pilotun sığabileceği şekilde tekrar dizayn etmek aylar sürmüştü.” DAHA ÇOK TANIK: Atomik Enerji Komisyonu’ndan ‘Q’ tipi [çok gizli bölgelere giriş izni] ve servisler arası Top Secret (Çok Gizli) geçiş iznine sahip Mike Hunt 1960’lı yıların başında 51. Bölge’de, radar bakımıyla meşgul olduğu sırada disk şeklinde bir hava aracını gördüğünü itiraf etmiştir. Yeminli ifadesinde “sadece bir kere UFO gördüm” diyen Hunt şöyle devam etmiştir: “Araç, binaların arkasına yarı saklanmış bir şekilde yerde duruyordu. İlk gördüğümde, kuyruğunun ve kanatlarının olmadığını fark edene kadar onun küçük bir özel uçak olduğunu düşünmüştüm. Ondan yarım mil kadar uzaklıktaydım ve bu uzaklıktan gördüğüm kadarıyla araç yaklaşık 6 ya da 9 metre çapındaydı ve cilalı parlak alüminyumdan ziyade kalay ve kurşun karışımı gibi bir renkteydi.” Hunt, birçok kere uçan daire kalkarken ya da inerken orada bulunduğunu, fakat onu izlemesine hiçbir zaman izin verilmediğini kaydetti. Ayrıca, Tonopah yakınlarındaki radar istasyonunun kuzey ucunda görev yapan radar operatörü Richard Shakleford da Hunt’a, test alanının üzerinde sık sık UFOları gördüğünü fakat kendisine onları görmezden gelmesi emredildiğinden bahsetmiştir. Mike Hunt, o sıralarda 51. Bölgede –‘Kırmızı Işık Projesi’ ya da ‘Kırmızı Işık’ olarak bilinen- uçan dairelerle ilgili son derece gizli bir programın yürütüldüğünü biliyordu. Hunt, ayrıca kendisinin etrafta herhangi bir şey görüp görmediğine dair sorgulandığını da eklemiştir... “Her ne görmüş olursam olayım, orada gördüklerimle ilgili en ufak birşey dahi konuşursam başımın büyük belaya gireceği sıkça hatırlatılıyordu. Oradaki güvenliğin ne kadar sıkı olduğunu asla tarif edemem.” 1989 yılından beri, Japonya’dan da olmak üzere birçok uzak yerlerden gelen pek çok kişi ve haber ekibi, 51. Bölge üzerinde yerçekimine karşı yaptıkları hareketleri, manevraları ve kapasiteleri ile ordunun geleneksel araçlarının çok ötesinde bir teknoloji sergileyen, garip, parlak araçları fotoğraflamış ve kameraya almışlardır. UFO TEKNOLOJİSİ Bugün için gerçek anlamda yakın yıldızlar ve galaksiler arasında bir şehirden diğerine yol almak kadar hızlı yolculukları düşlüyorsak ışık hızı bariyerini dolayısıyla bizi ve hız limitlerimizi sınırlayan/belirleyen zaman ve boyut faktörünü aşacak uzay araçlarına ihtiyacımız olacaktır. bu anlayış içerisinde derin uzay yolculukları ve zamanda yolculuk konusunda ciddi adımlar atmaktan söz edeceksek bir üstuzay yolculuğunu düşünmüş olmamız gerekir..üst uzay bizim toplumumuz için hala büyük bir sırdır ve henüz albert einstein üstadın genel görecelik ve yüzyılın kuantum fiziği ufkunda beliren kurt delikleri kuramları çerçevesinde anlaşılmaya çalışılan bu gerçek henüz tam olarak kabül görmüş ve anlaşılmış değildir.
Bob Lazar 'ın hikayesi: Bob Lazar nevada'daki ünlü 51.bölge'de bulunmuştu. Aslında bir fizik uzmanı olan lazar, ABD hükümeti tarafından resmen görevlendirilmişti. Lazar'ın ifadelerine göre bu gizli üs'deki hangarların içinde ufo benzeri uçan disklerin deneyleri yapılıyor ve uçuş prensipleri deneniyordu. lazar; disklerin uçabilmesi için adına ''yerçekimi amplifikatörü'' denen bir aygıt geliştirilmişti. Aygıtın planları dünya dışı canlılar tarafından hazırlanmıştı. iki tür ufo vardı, birisi ''omicron'' adı verilen bir gezegen veya bir yıldız çevresinde kısa yolculuklar yapabilen diskti. ''delta'' adlı diğer tip ise, uzay-zaman alanı içinde hareket edebilen ve bu şekilde yıldızlar ve galaksiler arası yolculuk yapabilen olağan üstü bir araçtı.bu diskler ve araçlarla ilgili bilgi vardı ve uygulanıyordu.
1989 yılında bob lazar adında bir fizik mühendisi, Las Vegas televizyon istasyonlarından biri olan Klass’da bir basın açıklaması yapmış ve s4 bölgesi’nde ufo’ları yeniden oluşturmayla ilgili mühendislik projesinde görev almış olduğunu iddia etmişti. ufoların ''yerçekimini itici güç sistemi'' ne dayalı motorları üzerinde çalışmalar yaptığını söyledi.iki mıknatısın birbirini itmesi yada çekmesi gibi yerçekimi dalgalarının tersi bir dalgada yerçekimine karşı kullanılabilmekteydi. bunların güç kaynakları bir anti-madde reaktörüydü.
lazar orada kendisine gösterilen uzay aracın bizim medeniyetimizden binlerce yıl daha gelişmiş seviyede bir teknolojiye sahip olduğunu ancak görünüşe göre bizlerden daha kısa varlıklar için yapıldığını vurgulamıştır. lazar açıklamalarına ayrıca adı geçen bölgede dünya dışı varlıklara ait 9 adet disk şeklinde uzay aracı olduğunu da eklemişti: “bu disklerden bir tanesi isviçreli eduard billy maier adındaki temasçının 1970 yılı ortalarında fotoğraflarını çekmiş olduğu ve pleiades takım yıldızından geldiği iddia edilen araca benziyordu.”
lazar, takip eden aylarda kendisiyle yapılan röportajlarda, hikayesini daha ayrıntılı bir şekilde anlatmış, 51. bölgede bulunan birbirlerinden tamamen farklı disk şeklindeki 9 araç için yakıt olarak 223 gramlık –o zamanlarda henüz keşfedilmemiş bir element olan– element 115’in kullanıldığını açıklamıştı:
“bu element daha çok yanık turuncu renginde olup çok yumuşaktır. öyle ki tırnağınızla üstüne çentik bile atabilirsiniz. ancak çok ağırdır. elementin bir parçasını kaldırdığınızda onun kurşun olmadığını hemen söyleyebilirsiniz. şaşırtıcı derecede ağırdır.”
las vegaslı bir araştırmacı-gazeteci olan george knapp lazar’ın geçmiş iş yaşamı araştırmış ve önceden gerçekten de los alamos’ta yaşadığını ve oradaki las alamos ulusal laboratuarı’nda fizikçi olarak çalıştığını doğrulamıştır. ayrıca lazar’ın iddia ettiği dönemlerde 51. bölge/s4’de çalıştığını yasal olarak da onaylanan çalışma kayıtları, donanma istihbarat departmanı’ndan sağlanmıştır. lazar’ın fizik, elektrik mühendisliği ve itici güç sistemleri alanlarındaki sağlam ve güvenilir geçmişi nedeniyle kendisiyle pek çok görüşmede bulunulmuştur. bugüne kadar işi, üssü, çalışma arkadaşları ve yapımı oldukça zor olan uzaylı araçları hakkında çok detaylı tarifler ve bilimsel bilgiler sunmuştur.
Bob Lazar 'a göre ufo 'lar nasıl çalışıyor: lazar uçan disklerin bir anti-madde reaktörüne sahip olduğunu ve bu reaktörün yakıt olarak atom sayısı 115 olan bir elementi kullandığını ifade ediyor.lazar element 115 in dünyadaki elementler gibi tek yönlü değil, iki ayrı amaçla kullanılabilen bir element olduğunu belirtiyor ve açıklıyor; ''dünya biliminin henüz bilmediği ve özelliğini tanımlayamadığı yerçekimi enerjisi'' ni element 115 sağlıyor ki bunun adı a enerjisi, bu enerji element 115'in çekirdeğinden kaynaklanıyor ve yayılıyor, ikinci olarak da, element 115 anti-madde radyasyonunun kaynağı, bu da gereken hareket gücünü oluşturuyor.lazar'ın anlatımına göre adı geçen çekim veya uçuş amplifikatörü'nün sistemi a enerjisini bir yere odaklayarak, uzay- zamanın bükülmesini sağlıyor, uzay-zaman bükülümü ise,bir astro-fizik deyimi,basit bir anlatımla ışık hızından çok daha fazla bir süratle zamanın ve üç boyutlu uzayın dışında mekan değişimi olarak düşünülebilir. uzay-zaman bükülmesi yine bir astro-fizik tanımıyla bir kara delik' in çekim alanı kadar bir güç alanını oluşturuyor. böylece elde edilen dev enerji , ışık yılı gibi çok büyük uzaklıkların aşılmasını sağlıyor.
Lazar ekliyor; ''bir uzay-zaman bükülümü içinde yolculuk yapılırken, element 1 | |
|